Blog

İnsanoğlu muhabbetin müebbet olduğu çağlar gördü, nefretin bile aşka gebe olduğu çağlar... Oysa yaşadığımız modern zamanlar sevginin tene hasredildiği, aşkın bile nefrete gebe kaldığı çağlar...

Bu sürece gelene kadar önce mahremiyetimizi kaybettik, sonra iffetimizi. İffet kaybolunca hilkat zedelendi ve nihayetinde fıtratımız bozuldu...

Fıtratı bozulan insanın elbette Halep'e, Filistine, Arakan'a... gerekli duyarlılığı göstermesi beklenemezdi. Dahası kendi yaşadığı topraklarda her gün bir yerlerde patlayan bombalarla şehit olan gazi olan insanlara ve onların ailelerine malumattan öteye geçmeyen kınayıcı bir kaç cümle dışında bir şeyler yapması da beklenemezdi ve nihayetinde de öyle oluyor. Genelde yaşadığımız dünyada özelde ise yaşadığımız coğrafyada kitleler katledilirken ve her biri istatistiki birer veri olmaktan daha öteye gidemezken, asıl önemli olan azar azar insanlığımızın ölmesidir ve belki de daha da önemlisi O Ses Türkiye yarışmasında bizim favorimiz olan sanatçının finali göğüsleyip göğüsleyemeyeceği...

İşte tüm bu haleti ruhiye içerisinde Mümin Sarıkaya’nın “ben yoruldum hayat” parçasını dinleyerek hüzünlenesim geliyor, tüm bu olanlarda benim de katkımın olduğunu unutarak ve kınayanda kırk batman olduğu gerçeğini kendime bile itiraf etmekten çekinerek…

Not: Ben tamda bu karmaşık duygular içerisindeyken Halep’e 60 Tl lik un bağışlasam vicdanım rahatlar mı? Bu davranışım ne kadar fedakâr ve cefakârca olur düşünceleri içerisindeyken, vicdanımı susturmanın en meşru yolunu bulmuşken…

Halep’de yaşayan felaketzedelerden birinin yaptığı açıklama ile bir kez daha sarsılıyorum: “Artık Halep’e yardım etmenize gerek kalmadı çünkü artık Halep diye bir yer kalmadı…” 

@drktastan

Yorumlarınız bizim için değerlidir !