Köşe Yazılarım

İnsanların aptalı doktor olur. Doktorların aptalı cerrah, cerrahların aptalı ise beyin cerrahı olur. (*)     


Benim çocukluk yıllarımda daha okula gitmeden bile neredeyse tüm çocuklara “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” diye sorulduğunda, çocukların büyük bir kısmına “Ben büyüyünce doktor olacağım” cevabı dikte ettirilirdi ve bu yüzden de çocukların kahir ekseriyeti papağan gibi  “Ben büyüyünce doktor olacağım.” cevabını verirlerdi.

 Genç kızların çoğunun hayallerini “Rapunzel” veya “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” masallarındakine benzer beyaz atlı bir prens yerine, beyaz önlüklü, omuzlarında stetoskoplu bir doktorla evlenmek süslerdi.

 Kızı evlenmemiş annelerin bile teselli içerikli klasik cevabı: “Kızımı ne doktorlar istedi de vermedim?” şeklindeki tripleriydi.

 Anne ve babaların hayallerini, evlatlarından hiç olmasa birinin doktor olması süslerdi. Kendilerine göre zeki olan çocuklarını, eşe dosta şöyle tanıtırlardı:

 “Amcası/teyzesi benim kızım/oğlum çok çalışkan, çok akıllı. Büyüyünce doktor olacak. Öyle değil mi evladım?”

Bu sorunun cevabına kimi çocuklar omuz silkip, gözlerini belertseler bile. Anne ve babalar toplum içerisinde kendilerine bir paye kazandıracaklarına inandıkları bu soruyu sormaktan vazgeçmezler ve elbet bir gün çocuklarının da ikna olacağını bilirlerdi.

 Anlayacağınız doktor olmanın bir ağırlığı, bir kıymetiharbiyesi vardı. Günümüzde ise ne çocuklar doktor olmak istiyorlar, ne de kızların rüyasına girebilen beyaz önlüklü, omuzlarında stetoskoplu genç doktorlar var. Evlenmemiş kızlar bir doktorla evlenmenin hayalini kurmuyorlar.

Toplumumuzda her alandaki ve her meslekteki yozlaşmadan hekimlik de nasibini aldı. Bir zamanlar kutsal bir meslek olarak bilinen doktorluğun saygınlığı her geçen gün azalıyor. Canı sıkılan bir doktor dövüyor ve maalesef bu yanına kâr kalıyor. İşin daha da vahimi artık şiddette bir üst seviyeye geçen caniler artık dövmek yerine öldürmeyi tercih ediyorlar.

Hem de bu can almalar artık eskisi gibi münferit de değil. Onlar öldürdükçe biz “…..lar ölmez!” sloganlarıyla meslektaşlarımızı andığımızı ve yaşattığımızı düşüneduralım, ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu insanların aileleri, anne-babaları, evlatları, oğullarının/kızlarının/babalarının/annelerinin niye öldürüldüklerini bir türlü anlayamıyorlar. Hayat kurtarmak için mesaiye giden evlatlarının nasıl olur da hayatlarını kaybettiklerini birileri onlara anlatamıyor, anlatmaya çalışılsa da onlar bir türlü anla(ya)mıyor.

 Maalesef bunca yıl dirsek çürütmüş, emek harcamış, daha ilkokuldan beri tüm öğrenim hayatlarında akranları gezip tozarken, daha rahat bir sosyal hayat sürerken başarılı olma adına hayatlarının bir daha geri gelmeyecek olan çocukluk ve gençlik dönemlerini harcayan ve tam da rahat edecekleri dönemde evlatlarının öldürülüşünü bu anne ve babalar bir türlü anlayamıyorlar.

İyi ama tüm bu yaşananların sebebi ne ola ki? Eskilerin tabiri ile İngiliz altını gibi olan Hekimlik mesleği neden bu kadar ucuzladı? Şiddet ve öldürmeler neden bu kadar çoğaldı? İnsan hayatını kurtarmaya adanmış bir ömür, adandığı insanlar tarafından neden öldürülür oldu? (Yanılmış olmayı çok isterim ama emin olduğum bir şey varsa içinizden çok ama çok az bir grubun ‘Hak etmeseler dövülmezler’ dediğini, bu gruptan çok daha az münferit birkaç kişinin de ‘Hak etmeseler kimse kimseyi öldürmez’ dediğinizi duyar gibiyim.)

 Soruları uzatmak mümkün, tabii cevapları da ama bu kitap bu soru ve cevaplara bilimsel bir yanıt vermek için yazılmadı.

Bu kitap, kendisi ve kızlarından biri de hekim olan 28 yıllık bir sağlık mensubu tarafından  (meslek hayatında yaşadıklarını birbirinden bağımsız,  kesitsel, ironik bir tarzda ve zaman zamanda trajikomik, mizahi bir üslup kullanılarak) yazıldı.

 Kitaplara bir ithaf bölümü yazmak âdiyattandır ve genelde de bu bölümler kişinin ailesine, eşine, anne ve babasına veya kendisini yetiştiren hocalarına ithaf edilir. Oysa ben bu kitabı işini hakkıyla yapan, bunun için hiçbir özveriden kaçınmayan, tüm zorluklara göğüs geren, içinde olmaktan onur ve gurur duyduğum camiaya yani tıp camiasının gönül neferlerine ithaf ediyorum.

 

                      Evet evet sizlere, beyaz önlüklüler sizlere…

 

* Yukarıda ki aptalı, abdal olarak yorumlamanız dileğiyle.

@drktastan

Yorumlarınız bizim için değerlidir !